Hepatit B, dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu olup virüs kaynaklı bir hastalıktır. Coğrafi konum, risk faktörleri ve etnik köken gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak hastalığın görülme sıklığı değişiklik göstermektedir.
Dünya çapında yaklaşık 400 milyon insan hepatit B virüsü taşımaktadır. Bu virüsün neden olduğu hastalık tedavi edilemediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir, özellikle siroz ve karaciğer kanseri gibi önemli komplikasyonlara sebep olabilir. Ancak hepatit B, aşı ile önlenebilen bir hastalıktır ve aşılama en etkili koruma yöntemidir. Hepatit B’ye karşı aşılama programları, hastalığın yayılmasını önlemekte büyük rol oynamaktadır. Özellikle risk grubundaki bireylerin aşılanması, hastalığın kontrol altına alınmasında kritik öneme sahiptir. Bu nedenle düzenli aşılanma ve sağlık politikaları, hepatit B ile mücadelede temel stratejiler arasında yer almaktadır.
Hepatit B, karaciğer iltihabına yol açan ve genellikle belirtileri hafif seyredebilen bir virüs kaynaklı hastalıktır. Akut hepatit B vakalarının çoğunda hastalık kendiliğinden iyileşir ve tedavi gerektirmez. Ancak %5 gibi bir oranda, hastalık kronikleşerek karaciğerde uzun süreli tahribata neden olabilir. Bu durumda karaciğer yetmezliği gelişebilir, hatta bazı durumlarda karaciğer kanseri riski artabilir.
Hepatit B, bulaşıcı bir hastalıktır ve genellikle kan yoluyla, cinsel ilişki yoluyla veya enfekte anneden doğan bebeklere geçebilir. Anneden bebeğe geçen hepatit B virüsü, bebekte genellikle belirgin semptomlara yol açmaz; ancak bebeğin de virüs taşıyıcısı olma riski vardır. Bu duruma konjenital hepatit B bulaşması denir. Taşıyıcı olan bireyler, genellikle kendilerinde belirgin bir sağlık sorunu yaşamazlar, ancak virüsü başkalarına bulaştırabilirler.
Hepatit B Nasıl Bulaşır?
Hepatit B virüsü, insandan insana bulaşabilen ve çeşitli vücut sıvıları aracılığıyla geçebilen bir virüstür. En sık bulaşma yolu cinsel ilişkidir; ancak kan, tükürük, kan plazması, anne sütü, vajinal salgı, sperm, dışkı ve tükürük gibi vücut sıvıları ile temas yoluyla da bulaşabilir. Bu nedenle hepatit B, çok bulaşıcı bir hastalıktır ve derideki küçük yaralanmalardan bile kolayca kana geçebilir.
Özellikle enfekte kişilerin açık yaralarına temas etmek veya paylaşılan enjektörler, diyaliz ekipmanları gibi ortak kullanım nesneleri aracılığıyla da virüs bulaşabilir. Gebelik sırasında hepatit B virüsü taşıyan annelerin bebeklerine doğum sırasında geçme riski yüksektir ve bu duruma konjenital hepatit B denir. Bu nedenle hamilelik sürecinde annenin durumu yakından izlenmeli ve gerekli koruyucu önlemler alınmalıdır.
Hepatit B hastalığının tanısı genellikle kan testleri ile konulur. Bu testlerde hepatit B virüsüne karşı antikorlar ve virüsün kendisi incelenir. Ayrıca karaciğer enzimlerinin miktarı da değerlendirilerek hastalığın karaciğere etkisi anlaşılır.
Hepatit B Belirtileri Nelerdir?
Hepatit B virüsü enfeksiyonu genellikle belirtilerle seyreder, ancak belirtiler kişiden kişiye ve enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak değişebilir. Enfekte olan kişilerde belirtiler genellikle enfeksiyondan sonraki 2 hafta içinde ortaya çıkar, ancak bazen belirtiler 1-4 aya kadar da gecikebilir. Özellikle küçük çocuklarda virüs genellikle herhangi bir semptoma yol açmadan geçebilir.
Hepatit B’nin belirtileri arasında koyu renkte idrar, karın ağrısı, eklem ağrısı, iştah kaybı ve ateş bulunur. Bu belirtilere ek olarak, enfeksiyondan sonraki ilk 24 saat içinde tedaviye başlanması iyileşme sürecini hızlandırabilir. Mide bulantısı, cilt ve gözlerin beyaz kısımlarında sararma zayıflık ve yorgunluk gibi semptomlar da görülebilir.
Kronik hepatit B, uzun yıllar belirti göstermeyebilir ve bu süre zarfında karaciğeri tahrip edebilir. Kronikleşen hepatit B hastalarının %15-35’i karaciğer kanseri veya siroz gibi ciddi komplikasyonlarla karşılaşabilir. Bu hastalıklar gelişene kadar herhangi bir belirti olmayabilir ve bu nedenle düzenli sağlık kontrolleri ve kan testleri önemlidir.